Champs Elysees Caddesindeki meşhur pastane yeşil ve altın sarısı rengi ile ünlü caddedeki diğer mağazalardan bir anda ilgiyi kendine çekmeyi başarıyor.
Vitrindeki pastel renkli macoranlar, bir an önce içeriye girerek renk renk macoronları tatmak için sizi heyecanlandırmaya başlıyor.
Mağazadan içeri girdiğinizde karanlık ancak otantik bir atmosfer ile karşılaşıyorsunuz ve muhtemelen sıra bekleyen en az 15 kişi de macaronlardan önce dikkatinizi çekiyor.
Sıranın sonuna geçip sabırsızlıkla beklemeye başlıyorsunuz... Sonra birden minik yuvarlaklar gökkuşağı gibi karşınıza çıkıyor... Hangilerinden alacağınıza karar verme aşamasına geçtiğinizde oldukça zorlanıyorsunuz çünkü almadığınız renk de aklınız kalacak, biliyorsunuz.
Sipariş vermek için biraz uğraşıyorsunuz, fransız tezgahtarların ingilizce konuşmanıza karşılık ısrarla fransızca konuşmaları ve büyük bir ciddiyetle işlerini yapmaları macaronların renk renk verdiği güzelliği biraz gölgeliyor diye düşünüyorsunuz ama yılmadan siparişi tamamlıyorsunuz.
Macaronlarınız kendileri gibi güzel bir kutuda size sunuluyor ve minik bir servet ödeyerek mağazadan çıkıyorsunuz... yine de macaronları yerken bu ufak ayrıntıyı güzel lezzeti ile unutabiliyorsunuz...
Bunlar macoran macerasında hissettiklerim, yaşadıklarım...
Laduree; Fransızların en ünlü pastanesi...1862 yılında açılmış... Laduree'nin macaronları Paris'e gidince görülmesi, yenilmesi gereken güzel bir lezzet... (İstanbul'da da 2 şubesi 2010 yılında açıldı.)
Macaron aslında bademli iki kurabiyenin arasına çeşitli tipteki ganajların sürülmesinden oluşan bir ürün. Bizim bildiğimiz acıbadem kurabiyesinin bol çeşitlisi diyebiliriz.
Macaronları seçerken içindeki ganajdan daha çok renkleri etkiliyor insanı. ama iyi bir lezzet için ganaj çeşidine bakmak da fayda var.
Çikolata tutkunu olarak benim favorim tabiki yine çikolatalı macaron oldu.